Sunday, September 30, 2007

Bunlar da Tarifsiz


Gecen hafta iki gun ailece evde yemek yeme firsatimiz oldu. Ilkinde menude hazir alinmis serbetli, geleneksel Turk tatlilari vardi, ikinci gun ise Zeynep'le beraber cikolatali sufle yaptik. Yemege basladiktan biraz sonra, onceden hazirladigimiz sufleleri firina verdik ve tam 17 dakika icinde tatlilarimiz yenmege hazirdi.

Hem bu sefer guzel kabardi suflelerimiz, yalniz hava kararmis oldugundan ozenli resimlerini cekmek mumkun olmadi. Dogrusu, aklimda resim cekmek fikri de yoktu, yine de Zeynep'cigimin iki ara bir derede mutfakta cekiverdigi su resimleri eklemeden gecemeyecegim.

Bu cikolata ve fistikli kekin tarifini ise meshur Ingilizce blog Chocolate and Zucchini'den aldim. Fistigi cikolataya eskiden beri cok yakistiririm. Bu keki Ingilizce blogumun ilk gunlerinde yapmisligim var. O ilk yapisimda da ortasi cokmustu; o zaman bunu firinin son pisme asamalarinda kendiliginden sonmesine vermistim. Bu sefer ayni cokme tekrarlaninca, karbonat-kabartma tozunun fazla gelmesine yordum ki sanirim gercek neden de bu. Sicakken tattigimda o karbonat tadini da hafiften aldim zaten; neyse ki, daha sonra kek soguyunca azaldi. Bu tariften ilk yapisimda daha memnun kalmistik hatirladigim kadariyla. Sebepleri cesitli olabilir: ilk sefer hazir aldigim fistik ezmesini kullanmistik, bu sefer ise evde yaptigimi kullandim ve fistik tadi alamadim pek. Ayrica sekeri de az gibi geldi. Bilemiyorum, Fransa'da basariyla uygulanan bir tarifi Amerikan malzemeleriyle yapmaga calismak her zaman iyi sonuc vermiyor belki de. Umarim ayni durum Bizim Pastane'de yayinlanan tarifleri Turkiye'de veya baska ulkelerde uygulamaga calisan sizlerin basina gelmiyordur.

Bugunden sonra 3 gun yine evde yemek yiyecegiz. Yeni denemelerde, degisik tatlarda bulusmak uzere, guzel bir hafta diliyorum hepinize.

Tuesday, September 25, 2007

Ceyda'nin Havuclu Cikolatali Mafinleri

Bu guzel cikolatali tatlilarin tarifini Ceyda'dan almistim uzun zaman once. Hatta gecenlerde aramizda lafi gecti. Bir baktim, Ceyda'cim yapip getirmis, sagolsun. Eh, bu sayede bana da bir firsat cikti Bizim Pastane'yi guncellemek icin. Yoksa bu aralar mutfaga girdigim yok pek.

Bu tatlilar brownie kategorisi altinda geciyor, ama Ceyda bu sefer mafin kaplari kullanmis yaparken. Ben de keksi bir yapilari oldugunu dusundugumden, isimlendirirken mafin demeyi daha uygun buldum. Ayni tatli 20 cm lik kare firin kabinda da yapilabilir. Havuc, portakal kabugu rendesi ve kuru uzum katkili bu nefis tatlinin puf noktasi, fazla pisirmemek Ceyda'ya gore.

Ilginc hikayesi var bu tarifin: Naples Daily News gazetesinin sofra bolumu yazari Doris Reynolds, Food Writers’ Favorite Cookies (Yiyecek Yazarlarinin En Sevdikleri Kurabiye Tarifleri) kitabina bu tarifle katkida bulunmus. Bu guzel kitap simdi baskida degil maalesef. Kitapta anlatildigina gore, Doris Reynolds, bu brownieleri ilk defa Asheville, NC'da bir pastanede yemis ve cok begenmis. Pastanenin sahipleri, Doris'in butun israrina ragmen tarifi onunla paylasmamislar once. Aradan yillar gecmis, sozu gecen pastane kapanmis. Bir Noel oncesi Doris, pastane sahiplerinden bir kart almis. Michigan'da yeni bir restoran actiklarinin haberini veriyorlarmis, ayrica Doris'in cok sevdigi tatlinin tarifini de Noel hediyesi olarak yollamislar. Tabii cok hos bir surpriz olmus bu beklenmedik jestleri.

  • 225 g bitter cikolata
  • 114 g tereyag
  • 3/4 bardak un
  • 1/2 bardak seker
  • 1 tatli kasigi tuz
  • 3 yumurta
  • 1 bardak (3 orta boy) rendelenmis havuc
  • 3/4 bardak iri cekilmis ceviz (ya da fistik, findik)
  • 1 portakalin rendesi
  • 1 tatli kasigi vanilya
  • 1/3 bardak kuru uzum
20 cm lik firin tepsinizi aliminyumla kaplayin ve hafifce yaglayin. Cikolata ve tereyagini ben mari usuluyle birlikte eritin. Orta boy bir kaseye, unu, tuzu ve sekeri birlikte eleyin. Yumurtalari teker teker cikolatali karisima ekleyin ve tahta bir kasikla butunlesinceye kadar karistirin. Sonra cikolatali karisimi, unlu karisima ekleyin ve karismasini saglayin. Havucu, cevizleri, portakal kabugu rendesi, vanilya ve kus uzumunu de katin ve yine karistirin. Hamuru hazirladiginiz tepsiye dokun, ya da mafin kaplarina paylastirin. 175C ye on isitilmis firinda 30 dakika kadar, ya da tatlinizin kenarlari tutup, ortasina batirilan kurdan nemli kiriklarla cikana kadar pisirin.


Sunday, September 16, 2007

Sevdiklerim

Biraz o telas, biraz bu telas --hele de onumuzdeki Persembe'ye kalabaliga, cok kalabaliga iftar telasi-- derken, Bizim Pastane'yi guncelleyecek halim hic yoktu ki, imdadima Devletsah yetisti ve beni bir oyuna davet etti. Epeydir ortada yoktu bu oyunlar. Ne zaman mesgulsem, blogumla ilgilenemiyorum, pasta/kek yapamiyorum diye s1k1nt1ya dusmussem, o zaman arz-i endam ediyorlar. Seviyorum bu huylarini. Bu oyunda da zaten sevdigimiz uc seyi yazacakmisiz. Tabii ki asagidaki uc madde, su anin urunu; baska bir zamanda baska seyler de yazilabilirdi. Neyse ki, sevdigim seyler bol.
  • Devletsah'in bu baglamda yazdiklari benim cok hosuma gitti, sevebilmeyi sevdigini soyleyerek noktayi koymus konuya. Ben yapim geregi, rahatlikla sevebilen biri degilim. Cekinerek yanasirim iliskilere, insanlara; hatta kimi zaman hic yanasmamaktir dogal egilimim. Ama en azindan bunun yanlisligini biliyorum. Bu nedenle, rahatlik cemberimi, aliskanliklarimi kirabildigim zamanlari seviyorum. Tabii cogunlukla acili surecler oluyor bunlar. Hele ki, zorlanarak yaptigim bir isin kendimden cok, baskalarina gorulebilir faydasi olmussa, hersey olup bittikten sonra bir manevi tatmin ve huzur hali oluyor ki, asil sevdigim iste bu. Bilmem cok soyut mu oldu? Ornekleyecek olursam, Ramazan ayi butun bir yil boyunca giydigimiz aliskanliklarin silkilip atildigi, yepyeni duyarliliklarin ortaya ciktigi bir zaman olmasi ozelligiyle boyle mutluluklardan nasibimi aldigim bir zaman.
  • Bir yemek blogum olmasindan anlasilacagi uzere, yemeyi icmeyi seviyorum. Fakat bunun da otesinde, yemek tasarlamayi, yemege yakin olmayi, pisirmeyi, yemegi sunan el olmayi seviyorum. Yemek yapmanin seckin bir sanat, yemekle ugrasmanin da cok yonlu bir zevk oldugunu dusunuyorum. Hatta bu surecte "ben"i kaybettigim oluyor bazen, ve bu hali ozellikle seviyorum.
  • Cocuklarimi cok seviyorum. Onlarda kendimden izler goruyorum, kimi benzerlikler, kimi zitliklar... Kendime, bu yansimalarin isiginda bakmayi seviyorum. Burda baska bir sevdigim isin icine giriyor: analizi seviyorum. Ama asiri kactigim, ya da isin icinden cikamadigim, dahasi analiz yapmaktan su ani yasayamadigim oluyor. Onun icin --esin dostun (fakat ozellikle esin) tavsiyesiyle-- dozunu kacirmamaga calisiyorum.
Bana gelen oyunlari baskalarina gecirirken ufak bir tedirginlik duyuyorum, mecbur hissederler mi topu attiklarim diye. Ama madem oyunun kurali bu, uyacagim. Ben de Betul'u, Behiye'yi ve Dilek'i davet edeyim henuz edilmemislerse.

Wednesday, September 05, 2007

Ananasli Mini Miniler

Istek uzerine parantez icinde kirmizi fontla Ingilizce olculeri de ekledim.

Bu sirinleri yeni dogum yapan komsuma gotururum diye yapmistim ama afiyetle biz yedik. Yok, vazgecilemeyecek lezzette olduklarindan degil, baska nedenlerle programimizi degistirmek zorunda kaldigimizdan boyle oldu. Gerci sirinler gercekten lezzetliydiler, bir o kadar da tehlikeli... Cerez gibi yendiler, bir bardak cayin yaninda kac tane birden yedigimizi bardagin yaninda biriken altliklardan anladigimizda, is isten coktan gecmisti.

Tarifi Francois Payard'in Simply Sensational Desserts kitabindan aldim. Asil tarifte cok miktarda badem ezmesi kullaniliyordu. Payard, marzipan degil de, badem ezmesi kullanilmasi gerektigine de ayrica dikkat cekmis. Benim elimin altinda ise az miktarda, kurumaya meyletmis marzipan vardi, ve bu minileri yapmaya gayet kararliydim. Payard'in uyarisina kulak asmadim. Malzemem yettigince yaparim deyip, tarifi 6 ya boldum. Garip kusuratlarla ugrasmak isime gelmediginden, miktarlari yuvarladim. Sonucta guzel bir sey cikti ortaya, ama tatlinin aslinin, benim yaptigimla uzaktan, yakindan alakasi olmadigini soylese cikip da birisi, agzimi acacak halim yok. Cunku dedigim gibi epey uzaklastim asil tariften. Size kitaptaki haliyle yazacagim ama, cunku sanirim boylesi daha garantili...
  • 750 g (10 oz) badem ezmesi
  • 2 yemek kasigi kayisi marmeladi
  • 5 yumurta
  • 3 yumurta sarisi
  • 81 g (1/2 cup plus 1 tbs) un
  • 200 g (1 3/4 sticks) erimis tereyagi
  • Soyulmus, ortasi cikarilip dilimlenmis ve 1/2-2/3 cm lik kuplere kesilmis bir ananas
Firininiz 175C ye isitin. Buyuk bir firin tepsisinin uzerine 100 tane minik kagit pötifur altligi yerlestirin.

Badem ezmesi ve kayisi marmeladini mikserinizin kasesine alin, orta hizda iyice yumusayip, butunlesinceye kadar cirpin. Yumurtalari teker teker ekleyin. Her yumurtanin eklenmesinden sonra, iyice cirpip karisimin butunlesmesini saglayin. Ayni islemi yumurta sarilari icin de tekrarlayin. Hizi dusurup unu, arkasindan da erimis tereyagini ekleyin.

S1kma tupunuzu hazirladiginiz hamurla doldurun. Kagit altliklarin 3/4 unu dolduracak sekilde iclerine hamur s1k1n. Her pötifurun uzerine bir minik ananas kubu koyun. Uzerlerine pudra sekeri eleyin. 20-28 dakika ya da miniler altin gibi kizarincaya kadar pisirin. Firin tepsisinin uzerinde sogutun. Agzi s1k1ca kapali bir kapta bir hafta saklayabilirsiniz.